- home
- Advanced Search
6,348 Research products, page 1 of 635
Loading
- Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:DEMİR, Merve; TEMIZ, Gamze;DEMİR, Merve; TEMIZ, Gamze;Publisher: Zenodo
Bu çalışma, Yoğun Bakımda Tedavi Görmekte Olan Covid-19 Hastalarının Beslenme Durumu ve Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak planlandı. Araştırmanın örneklemini Mart-Aralık 2021 tarihleri arasında bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Sağlık Uygulama Araştırma Hastanesinin Covid-19 yoğun bakım ünitesinde yatmakta olan ve araştırmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan 60 hasta oluşturdu. Araştırmaya başlamadan önce hasta yakınlarından onamları alındı. Hastaların sosyodemografik özellikleri, hastalık ile ilgili verileri, antropometrik ölçümleri, hemodinamik parametreleri ve enteral ve parenteral beslenme izlemleri “Beslenme Durumu Tanılama formu” ile değerlendirildi. İstatistiksel analizler için SPSS 22.0 (Statistical Package of Social Sciences) paket programı kullanıldı. Örneklemin yaş ortalaması 73.67±13.29, kilo ortalaması 83.47±13.67 ve boy ortalaması 168.12±7.15’ dir. Hastaların %58.3’ü yoğun bakıma ilk kez yatmakta, %93.3’ü ventilatör desteği almaktadır. Hastaların yoğun bakıma yatışlarının 0., 3., ve 5. günlerinde hemodinamik parametrelerinde, antropometrik ölçümlerinde, antropometrik ölçümler ile medeni durum, cinsiyet, sigara kullanımı, analjezik kullanımı ve beslenme programı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edildi (P<0,05). Yoğun Bakımda tedavi görmekte olan Covid-19 hastalarının beslenme durumu ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi, beslenmeye erken dönemde başlanmasına, hastaların mekanik ventilasyondan ayrılma süresinin kısalmasına, hastalık seyrinde iyileşmeye, kaliteli ve etkili bir hemşirelik bakımı verilmesine katkı sağlayacak olup, hemşirelere bu konu ile ilgili kapsamlı bir eğitim verilmesi önerilmektedir.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Serkan KELEŞOĞLU; Metin KARTAL; Ece KOÇER;Serkan KELEŞOĞLU; Metin KARTAL; Ece KOÇER;Publisher: Anadolu Üniversitesi
Salgınla birlikte, öğretmenler acil uzaktan eğitime geçiş yapmış ve salgın süreci hem öğretimde hem de öğrenmede paradigma değişimini hızlandırmıştır. Bu araştırmada, ortaokul sosyal bilgiler öğretmenlerinin süreçte uzaktan eğitim ve yüz-yüze eğitime ilişkin fenomenlerini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma, nitel araştırma modeli olan çoklu durum çalışması olarak desenlenmiş ve veriler çevrim-içi olarak toplanmıştır. Çalışmada, harmanlanmış öğrenmenin etkililiği, yararları, yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileri çerçevesinde incelenmiştir. Bulgulara göre, öğretmenlerin uzaktan öğretimdeki ihtiyaçları ilk olarak uzaktan öğretime yönelik eğitim alma, ikincisi ise teknolojik araç ve alt yapı oluşturulması olmuştur. Diğer bulgu ise teknolojik alt yapı eksikliği hem kamu hem de özel okullar süreçte hazırlıksız yakalmıştır. Bulgular arasında, kamu okullarında öğretmenlerden bazıları inisiyatif alarak öğretim programını uzaktan eğitime uyarlarken; özel okullarda böyle bir esnekliğin tanınmadığı görülmüştür. Son olarak, acil uzaktan eğitimi daha verimli kullanmak, sınıf yönetimininde karşılaşılacak sorunları en aza indirmek ve öğrenci katılımını sağlamak için öğretmenler çoğunlukla soru-cevap tekniğinin yanı sıra düz anlatımı tercih etmişlerdir. Covid-19 has initiated the paradigm shift in both teaching and learning in the emergency distance education. The study is aimed at determining the phenomena on the distance and face-to-face education during Covid-19. The research was designed as a multiple-case study and the data were collected via online-interview. In the study, the effectiveness, benefits, and faced problems of the blended learning have been profoundly analyzed. As for the findings, the readiness of teachers needs for in-service training on distance education, and the technological means. Another finding is the reason of the unpreparedness of public and private schools is the lack of technological infrastructure. More, teacher in private schools is in an agency-proof while teachers in public took the initiative to adapt the curriculum to the distance education. In conclusion, teachers mostly preferred didactic lectures as well as question-answer technique to entail the classroom management to minimize the problems for student participation.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Hurşit Cem SALAR; Hüseyin ÖZÇINAR; Cüneyt Orhan KARA; İlker VATANSEVER; İbrahim KISAÇ; Ahmet KUTLUHAN;Hurşit Cem SALAR; Hüseyin ÖZÇINAR; Cüneyt Orhan KARA; İlker VATANSEVER; İbrahim KISAÇ; Ahmet KUTLUHAN;Publisher: Anadolu Üniversitesi
The emerging opportunities provided by technological advancements changed all aspects of our lives and the education sector is not an exception. In Pamukkale University, as in many other universities, digital media and platforms have been used in teaching and learning processes even before the covid-19 pandemic. However, the need for digital transformation in education has reached unexpectedly high levels, as the pandemic has led to emergency remote education practices. In this research, the perceptions of Pamukkale University lecturers on; digital transformation in education, the university's software-hardware and internet infrastructure, the university's competence in support services, and the theoretical and technical competence researched within the scope of digital transformation in education. Findings retrieved by collecting qualitative and quantitative data have been analyzed. A total of 329 lecturers participated in the research. The Data was collected through an online survey between 05 May 2021 and 20 June 2021. It has been observed that the perceptions of the lecturers towards digital transformation in education are generally positive. Lecturers think that this transformation and digitalization are inevitable in the future of education and that it makes student-centered education possible. In addition, it has been revealed that most of the lecturers are related to digital transformation in education and distance education. In terms of qualifications, it can be said that the instructors feel competent in issues such as digital course material preparation, learning management systems, and the use of virtual classroom software. However, it also has been observed that they need support in preparing interactive course materials and using different components of the learning management system. Teknolojinin hayatın tüm alanlarında sağladığı olanaklar, eğitim dünyasında da kendine yer bulmuştur. Pamukkale Üniversitesi’nde diğer üniversitelerde olduğu gibi dijital ortam ve platformlar pandemi öncesinde kullanılagelmiştir. Bununla birlikte, pandeminin derslerin bir süre tamamen uzaktan verilmesine neden olması nedeniyle eğitimde dijital dönüşüm ihtiyacı beklenmedik şekilde üst seviyelere çıkmıştır. Bu çalışmada eğitimde dijital dönüşüm kapsamında Pamukkale Üniversitesi öğretim elemanlarının eğitimde dijital dönüşüm algıları, üniversitenin yazılım-donanım ve İnternet altyapısı, destek hizmetleri konusundaki yeterlilikleri ile öğretim elemanlarının dijital eğitim-öğretime ilişkin kuramsal ve teknik yeterlilik algıları nitel ve nicel veriler toplanarak analiz edilmiştir. Araştırmaya toplam 329 öğretim elemanı katılmıştır. Veriler çevrimiçi olarak anketler yoluyla toplanmıştır. Bu verilerin analizi doğrultusunda öğretim elemanlarının eğitimde dijital dönüşüme yönelik olumlu yaklaştıkları, bu dönüşümün ve geleceğin eğitiminde dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğu, öğrenci merkezli bir eğitim sağladığı gibi ifadelerin ön öne çıktığı görülmüştür. Bunun yanında öğretim elemanlarının büyük bölümünün eğitimde dijital dönüşümü uzaktan eğitim ile ilişkilendirdiği ortaya çıkmıştır. Öğretim elemanları dijital ders materyali hazırlama, öğrenme yönetim sistemi ve canlı ders sistemi kullanımı gibi konularda kendilerini yeterli hissetmektedirler denebilir. Ancak etkileşimli ders materyali hazırlama ve eğitim destek sisteminin farklı bileşenlerini kullanma noktasında desteğe ihtiyaç duydukları görülmüştür.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:TOKEM, Yasemin;TOKEM, Yasemin;Publisher: Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireleri Derneği
Değerli Nefroloji Hemşireliği Dergisi Okurları; Nefroloji Hemşireliği Dergisi olarak 18.yılımızda 2023 yılının ilk sayısı ile sizlerleyiz. Her yıl büyük emekler ile nefroloji hemşireliği alanına ve bu alanda hizmet eden meslektaşlarımıza kanıta dayalı bilgileri sunmaya, hastalarımızın yaşam kalitelerini artıracak daha nitelikli uygulamaları ortaya koymaya devam ediyoruz. Bu sayımızda üç araştırma makalesi, bir davetli derleme, bir olgu sunumu ve iki derleme makaleyi okumanıza sunuyoruz. “Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğrencilerinde COVID- 19 ile İlişkili Korku Düzeyi ve Sağlığı Koruyucu Davranışlarının İncelenmesi”, “Kronik Hastalığı Olan Bireylerde E-Sağlık Okuryazarlık ve Hasta Aktivasyon Düzeylerinin İncelenmesi”, “ COVID-19 Pandemi Sürecinin, Düzenli Takipte Olan Kronik Böbrek Hastalarına Etkisi” konulu araştırma makalelerimizi sizlerle paylaşıyoruz. Nefroloji hemşireliği alanındaki teknolojik gelişmelerin ve ilişkili araştırma örneklerinin incelendiği “Nefroloji Hemşireliği ve Yeni Teknolojiler “konulu davetli derleme, “Böbrek Kanseri ve Hemşirelik Yönetimi” ve “Böbrek Sağlığının Korunması ve Böbrek Hastalıklarının Önlenmesinde Ulusal ve Uluslararası Eylem Planları” konulu derleme makaleler ile “ Hemodiyaliz Tedavisi Alan Hastalarda Motivasyonel Görüşme Yöntemi: Olgu Sunumu” konulu olgu sunumu bu sayımızda yer almıştır. Yazıları ile katkı sağlayan tüm araştırmacı ve yazar meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.Bu yılın hepimize önce sağlık olmak üzere, huzur ve başarı getirmesi temennisiyle keyifli okumalar dileriz. Keyifli okumalar dileriz. 31 Ocak 2023Prof. Dr. Yasemin TOKEMEditör, Nefroloji Hemşireliği Dergisi
- Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Çiğdem KAYA; İbrahim TÜRKMEN; Yılmaz KAYA;Çiğdem KAYA; İbrahim TÜRKMEN; Yılmaz KAYA;Publisher: Zenodo
Amaç: Bu çalışmada, Covid-19 Önleyici Davranışlar İndeksi'nin (CODI) Türkçe'ye uyarlanması, geçerlik ve güvenilirliğinin analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Yöntem: Çalışma, tanımlayıcı, korelasyonel ve metodolojik desendedir. Araştırma verileri, Türkiye’de yaşayan, 18 yaş ve üzeri 236 kişiden online olarak toplanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS v.26.0 ve AMOS v.26.0 paket programları kullanılmıştır. CODI’nin dil eşdeğerliği, içerik geçerliği, yapı geçerliği, iç tutarlılığı, madde-toplam korelasyonları, test-tekrar test güvenilirliği, %27 alt-üst grup madde karşılaştırmaları ve ölçüt bağımlı geçerliliği incelenmiştir. Bulgular: Yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucunda indekste yer alan 8 maddenin tek faktörde toplandığı ve toplam varyansın %47,234’ünü açıkladığı belirlenmiştir. Doğrulayıcı faktör analiz sonucunda indeksin 8 maddeden oluşan tek boyutlu yapısının kabul edilebilir uyum indeks değerlerine sahip olduğu görülmüştür. İndeksin Cronbach’s Alpha katsayısı 0,833 olup yüksek güvenilirlik düzeyine sahiptir. Ayrıca indeksin madde-toplam korelasyonlarının 0,466 ile 0,747 arasında değişmekte olup, indekste yer alan maddelerin ortalamaları %27’lik alt ve üst gruplarda anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmamız, 8 maddeden oluşan, tek boyutlu CODI’nin bireylerin Covid-19 önleyici davranışlarda bulunma olasılığını ölçmek için geçerli ve güvenilir bir indeks olduğunu göstermiştir.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Şeyma YENİOĞLU;Şeyma YENİOĞLU;Publisher: Trakya Üniversitesi
Sağlık hizmetlerinde güvenli, etkili ve hasta odaklı bir bakım sunmak artık tüm ülkelerdeki sağlık sistemlerinin en önemli hedefi olarak kabul edilmektedir. Hizmet sektöründe yaşanan büyüme ve gelişmeler, teknolojik ilerlemeler, rekabetin ve maliyetlerin artması, verimliliğin ön planda tutulması, hasta ve çalışan memnuniyetine vurgu yapılması ve hastaların talep ve beklentilerindeki değişim sağlık hizmetlerinde kalitenin öneminin artmasına neden olmuştur. Bununla birlikte Covid-19 pandemisi hastanelere erişim ve organizasyonla ilgili sorunları ortaya çıkardığı için kalitenin önemini daha da artırmıştır. Son yıllarda sağlık hizmetlerinde kalite hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşılması için hizmet sağlayıcılar ve politika yapıcılara yönelik çok sayıda tanım, kavramsal çerçeve, iyileştirme aracı ve ölçüt geliştirilmiştir. Patricia L. Spath’ın ele aldığı bu eserde de sağlık hizmetlerinde kalite uygulamalarına ilişin güncel birçok kavram, araç ve teknikler üzerinde durulmuştur.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Başak AKKAN; Cemre CANBAZER ŞANLI;Başak AKKAN; Cemre CANBAZER ŞANLI;
doi: 10.54752/ct.1241237
Publisher: Birleşik Metal İş SendikasıCOVID-19 salgınının ortaya çıkışı ile dünya gündemine oturan uzun dönemli bakım politikası tartışmaları bakım emeğinin ve evrensel bakım hizmeti sunumunun toplumsal refah açısından önemini ortaya çıkardı. Bu makale, Türkiye’de uzun dönemli bakım hizmetleri bağlamında bakım emeğinin, bakım emeği çalışanlarının perspektifinden bir değerlendirmesini sunmakta ve evrensel sosyal bakım hizmetinin önemini bakım emeği çerçevesinde tartışmaktadır. Araştırmanın verisi kamu ve belediyeye ait ve özel uzun dönemli bakım kurumlarında çalışmakta olan 11 bakım çalışanı ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmelerin niteliksel çözümlemesine dayanmaktadır. Bu bağlamda sosyal bakım çalışanlarının bakıma atfettikleri anlamlar, bakım emeğinin sınırlarına ilişkin algıları ve emek piyasasındaki durumları tartışılmaktadır. Araştırmanın sonucu, pandemi sonrası evrensel sosyal hizmetlerin ve bakım çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesinin öneminin altını çizerken, toplumsal refah için temel iş olan ücretli bakım emeğinin değerli kılınarak sosyal bakım hizmetlerinin evrensel olarak sunulmasının önemini de vurgulamaktadır.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:İmran Sağlık; Melda Payaslıoğlu; Reyhan Başkılıç Aydın; Beyza Ener; Harun Ağca; Nazmiye Ülkü Tüzemen; Cüneyt Özakın; Emin Halis Akalın;İmran Sağlık; Melda Payaslıoğlu; Reyhan Başkılıç Aydın; Beyza Ener; Harun Ağca; Nazmiye Ülkü Tüzemen; Cüneyt Özakın; Emin Halis Akalın;Publisher: Zenodo
Özet Türkiye'deki ilk SARS-CoV-2 aşı kampanyası, CoronaVac (Sinovac Life Sciences Co., Ltd., Beijing, China) ile sağlık çalışanları için Ocak 2021 ayı ortasında başladı. İkinci hatırlatma dozu 21 gün-bir ay ara ile uygulandı. Temmuz 2021'den itibaren (ikinci dozdan 4-4.5 ay sonra) Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları ve 50 yaş üstü kişiler için üçüncü hatırlatma dozunu önerdi. Bu dönemde bireylere üçüncü doz aşılaması için CoronaVac veya bir mRNA aşısı olan BNT162b2 (Pfizer‐BioNTech, Inc) seçeneği verildi. Böylece toplumda heterojen bir aşı bağışıklığı ortaya çıktı. Bu çalışmada, iki doz SARS-CoV-2 aşısı sonrasında IgM ve IgG antikor yanıtı ve bu yanıtı etkileyen faktörlerin araştırılması, bunun yanında üç doz homojen ve heterojen aşı yanıtının karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmaya, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli olup SARS-CoV-2’ye karşı en az iki doz bağışıklanmış 21-65 yaş aralığında 512 gönüllü dahil edildi. Katılımcıların demografik verileri, özgeçmişleri (kronik hastalık varlığı, SARS-CoV-2 bulaşı için riskli temas ve COVID-19 enfeksiyonu öyküsü) ve bağışıklanma özellikleri hazırlanan bir anketle sorgulanarak kayıt altına alındı. Katılımcılar ikinci doz aşı uygulamasından sonra ay olarak geçen süre (bir-beş ay) ve uygulanan aşı (CoronaVac veya BNT162b2) dikkate alınarak beş ana gruba ayrıldı. Grup 1b (n=11); ikinci BNT162b2 aşısından bir ay sonra, grup 1c (n=12); ikinci CoronaVac aşısından bir ay sonra, grup 2 (n=9); ikinci CoronaVac aşısından iki ay sonra, grup 3 (n=27); ikinci CoronaVac aşısından üç ay sonra, grup 4 (n=418); ikinci CoronaVac aşısından dört ay sonra ve grup 5 (n=35); ikinci CoronaVac aşısından beş ay sonra kan örnekleri alınanlardan oluşmaktaydı. Grup 4’e dahil olan ve üçüncü doz aşı uygulanan 52 katılımcıdan bir ay sonra tekrar kan örneği alındı. Bu katılımcılarda iki farklı üçüncü doz aşıdan [BNT162b2; grup 4b (n=30) ve CoronaVac; grup 4c (n=22)] sonra oluşan IgG düzeyleri karşılaştırıldı. SARS-CoV-2 IgM ve IgG yanıtı Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda SARS-CoV-2 IgM (Abbott, ABD) ve IgG Quant II (Abbott, ABD) kitleri kullanılarak kemilüminesans temelli bir yöntemle Architect i2000SR (Abbott, ABD) otoanalizöründe gerçekleştirildi. Bu çalışmada iki doz SARS-CoV-2 aşısı ile tüm gruplarda yüksek oranda (>%80) anti-S IgG serokonversiyonu saptandı. Sadece aşılılarda IgG ortanca değerleri grup 1b, 1c, 2, 3, 4 ve 5’te sırasıyla 4315.3 AU/mL (24-10337), 721.5 AU/mL (154-1430), 842.5 AU/mL (365-4447), 183.0 AU/mL (14-1635), 165.0 AU/mL (4-31796) ve 110.0 AU/mL (28-8757) idi. İki doz CoronaVac aşısı sonrası, grup 3, 4 ve 5’te ortanca IgG değerleri grup 1c ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak düşüktü (sırasıyla p değerleri: 0.034, 0.006, 0.001). IgM pozitifliği aşıdan bir, iki ve üç ay sonra kan alınan katılımcılarda %12.5-33.5 arasında, dört ve beş ay sonra kan alınanlarda ise %3.2-4.3 aralığındaydı (p=0.001). Homojen bağışıklama ile [üç doz CoronaVac (grup 4c): ortanca 1707.0 AU/mL (304-8322)] karşılaştırıldığında, heterojen bağışıklamanın [iki doz CoronaVac ve bir doz BNT162b2 (grup 4b): ortanca 11084.5 AU/mL (2948-40000)] daha yüksek SARS-CoV-2 IgG antikor seviyeleri sağladığı bulundu (p=0.001). İkinci doz CoronaVac’tan dört ay sonra antikor (IgM ve IgG) yanıtını etkileyen faktörler incelendiğinde; aşılanma ile beraber doğal enfeksiyon geçirmiş olma öyküsü olan (doğal bağışıklığa sahip) katılımcılarda IgM ve IgG yanıtı daha yüksek bulundu (p=0.001). İleri yaşta (>60) olmanın IgG düzeylerini en olumsuz etkileyen faktör olduğu tespit edildi (p=0.001). Daha önceki çalışmalardan farklı olarak, komorbidite varlığı ve cinsiyetin ikinci dozdan dört ay sonra aşı yanıtını etkilemediği saptandı. Riskli temas öyküsü ve pandemi kliniğinde çalışmanın antikor yanıtını değiştirmediği bulundu. Değerlendirilenler arasında IgM pozitifliğini etkileyen tek faktör, aşı bağışıklığı ve doğal bağışıklığın birlikte olmasıydı. CoronaVac aşısından üç ay sonrası itibarı ile anti-S IgG antikor düzeylerinin düşük olması, özellikle ileri yaş gruplarında olmak üzere koruyuculuğu olumsuz etkileyebilir. Bu durum hatırlatma dozlarının planlanması açısından yol gösterici olsa da, asıl koruyucu etkinin nötralizan antikor yanıtıyla belirleneceği ve T hücre yanıtının önemi unutulmamalıdır. Abstract Türkiye's first SARS-CoV-2 vaccination campaign started with an inactivated vaccine (Sinovac Life Sciences Co., Ltd., Beijing, China) mid-January 2021 for healthcare workers. The second dose was administered at an interval of 21 days-one month. As of July 2021 (4-4.5 months after the second dose), the Republic of Türkiye Ministry of Health suggested the third vaccination dose for healthcare workers and people over 50. The individuals could select between the choice of CoronaVac or an mRNA vaccine BNT162b2 (Pfizer‐BioNTech, Inc) for the third dose vaccination. Thus, a heterogeneous immunization emerged in society. This study is aimed to investigate the humoral response (IgG and IgM) after two doses of the SARS-CoV-2 vaccine and the possible effects of factors for this response, as well as to compare the third dose of homogeneous and heterogeneous vaccine administration. The study included 512 volunteers who are 21-65 years old that have been immunized against SARS-CoV-2 in at least two doses, working at Bursa Uludag University Faculty of Medicine Health Application and Research Center. The demographic characteristics of the participants (such as age, gender, and place of duty), background (presence of chronic disease, risky contact for SARS-CoV-2 transmission, and history of COVID-19 infection), and immunization characteristics were obtained with a questionnaire. Participants were divided into five main groups regarding the time elapsed months after the second dose and the type of vaccine administered (CoronaVac or BNT162b2). Group 1b (n=11); (blood samples were taken) one month after the second dose of BNT162b2 vaccine, group1c (n=12); one month after the second dose of CoronaVac, group 2 (n=9); two months after the second dose of CoronaVac vaccine, group 3 (n=27); three months after of CoronaVac vaccine, group 4 (n=418); four months after the second dose of CoronaVac vaccine and group 5 (n=35); five months after the second dose of CoronaVac vaccine. One month later, blood samples were taken from 52 participants in group 4 who received the third dose of the vaccine. In these participants, IgG levels were compared after two different third-dose vaccines [BNT162b2; group 4b (n=30) and CoronaVac; group 4c (n=22)]. SARS-CoV-2 IgM and IgG responses were evaluated by SARS-CoV-2 IgM (Abbott, USA) and IgG Quant II (Abbott, USA) kits on Architect i2000SR (Abbott, USA) autoanalyzer with a chemiluminescent based method at Bursa Uludag University Faculty of Medicine Medical Microbiology Laboratory. In this study, a high rate (>80%) of anti-S IgG seroconversion was observed in all groups given two doses of the SARS-CoV-2 vaccine. The median IgG levels in groups 1b, 1c, 2, 3, 4, and 5 were 4315.3 AU/mL (24-10337), 721.5 AU/mL (154-1430), 842.5 AU/mL (365-4447), 183.0 AU/mL (14-1635), 165.0 AU/mL (4-31796) and 110.0 AU/mL (28-8757), respectively. After CoronaVac vaccination with two doses, groups 3, 4, and 5 had low levels of anti-SARS-CoV-2 IgG compared to group 1c (p values: 0.034, 0.006, and 0.001, respectively). IgM positivity was between 12.5-33.5% in the participants whose blood samples were obtained at one, two, and three months after the vaccination and 3.2-4.3% in the participants after four and five months (p=0.001). The heterogeneous immunization [two doses of CoronaVac and one dose of BNT162b2: median 11084.5 AU/mL (2948-40000)] has provided higher SARS-CoV-2 IgG levels compared to homogeneous immunization [three doses of CoronaVac: median 1707.0 AU/mL (304-8322)] (p<0.001). When the factors that affect the vaccine response were examined four months after two doses of the CoronaVac vaccine, IgM and IgG responses were higher in participants who also had past COVID-19 infection history (p=0.001). Advanced age (>60) was the most critical negative factor in IgG levels (p=0.001). Unlike previous research, it was found that the presence of comorbidity and gender did not affect the vaccine response after four months. Having a high-risk contact history and working in high-risk areas (pandemic ward) did not affect the antibody response. Among the factors evaluated, the only factor affecting IgM positivity was the combination of vaccine and natural immunity. Decreased levels of anti-S IgG antibody three months after the CoronaVac vaccine may affect the protection, especially in advanced age groups. Although this situation creates a guide for the planning of booster doses, the neutralizing antibody and T-cell response are important for protection.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:GÜRTEPE, Ersin; BİRPINAR, Mehmet Emin;GÜRTEPE, Ersin; BİRPINAR, Mehmet Emin;Publisher: Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Bugün insanlık olarak birçok risk ile karşı karşıyayız. 2019 yılı sonunda başlayan ve hala etkisini sürdüren covid-19 salgınına, 2022 Şubat ayında Rusya-Ukrayna gerilimi eklenmiş, bu durum bir yandan gıda ve enerji tedarik zincirinde kırılmalara yol açarken bir yandan da enflasyonist bir ortam oluşturarak dünya genelinde ekonomik buhranların yaşanmasına yol açmıştır.Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan “2023 yılı Küresel Riskler Raporuna” göre önümüzdeki 10 yıllık süreçte dünya ekonomisi etkilemesi beklenen risklerin ilk 4 sıradaki riskler çevre ve iklim odaklı. Aynı şekilde, BM Çevre Programı tarafından yayınlanan 2022 Emisyon ve Uyum Raporlarına göre küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme kıyasla +2,4C seviyelerine çıkacağı, adaptasyon sürecindeki her gecikmenin de ihtiyaç duyulan finansmanın artışına yol açtığı vurgulanmıştır. Bununla birlikte, kaynaktan bağımsız büyüme yaklaşımı olan Döngüsellik Açığı 2023 Raporuna göre dünyamızın döngüsellik oranı yüzde 7,2 seviyesine gerilemiş durumda. Pandemi öncesi bu değer yüzde 9 mertebelerinde seyretmekteydi.Hiç kuşkusuz bu hadiseler acil bir değişim ve dönüşümün gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu itibarla son 25 yıldır hayatımıza giren sürdürülebilirlik kavramı daha da büyük önem kazanmıştır.Temiz enerji üretim maliyetlerinde yaşanan düşüşler bu dönüşümü cazip kılarken kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltmak üzere doğadan ilham alan ve kaynaktan bağımsız büyüme metodu olan döngüsel ekonomiye geçiş için de aynı şekilde çalışılması gerekiyor. Keza, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile başlayan ve Avrupa Birliği ülkelerine yapılacak ihracatı etkileyen sınırda karbon düzenlemelerinin Almanya Dönem Başkanlığında G7 ülkelerinde de iklim kulübü adı altında hayat bulacak olması küresel bazda düşük karbonlu kalkınmaya geçişi hızlandıracak adımlar olarak değerlendirilebilir.Türkiye yüzyılında, ülke 2053 net sıfır hedefini belirlemiş, bu hedefe de yeşil kalkınma vizyonu dahilinde ulaşacağımız ilan edilmiştir. Bu itibarla, sürdürülebilir çevre temel ekseninde politikalar geliştirilmiş; sanayi, ısınma, ulaşım ve enerji gibi birçok sektörde başarılı yeşil dönüşüm çalışmaları gerçekleştirilmiş; sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıplarının yaygınlaşması adına faaliyetlere başlanmıştır. Bu minvalde, ülkemiz girişimiyle BM nezdinde kabul edilen 30 Mart “Uluslararası Sıfır Atık Günü” başarılı ve örnek çalışmalarımızdan biri olmuştur.
- Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Pınar YALÇIN BALÇIK;Pınar YALÇIN BALÇIK;Publisher: Mersin University
COVID-19 salgını bireyleri, sağlık hizmetleri sistemlerini ve ekonomilerini benzeri görülmemiş şekilde etkilemiştir. Sağlık sistemleri, bir yandan COVID-19'u kontrol etme stratejileri geliştirilirken, diğer yandan rutin sağlık hizmetlerini doğru bir şekilde yönetip, sunmaya odaklanmıştır. Ayrıca olası salgın artışına yönelik olarak altyapının güçlendirilmesi de gerekmektedir. Bütün bunlar, hükümetlerin sağlık ve kamu politikalarını belirleme sürecini karmaşıklaştırmaktadır. Hükümetlerin doğru zamanda, doğru politikalar belirleyebilmesi için sağlık ekonomisi bakış açısıyla yapılmış çalışmalara ihtiyacı olduğu düşünülmektedir. Bu makalede, COVID-19 pandemisi, sağlık ekonomisinin temel konuları olan arz, talep, maliyet, ekonomik değerlendirme ve eşitsizlikler açısından değerlendirilmektedir. Makalede, öncelikle COVID-19’un sağlık hizmeti talebine olan çift yönlü etkisi üzerinde durulmuştur. Ardından COVID-19’un arz üzerindeki etkileri, birinci basamak hizmet sunucuları, hastaneler ve acil servisler üzerinden incelenmiştir. COVID-19 hastalığının maliyeti ile ilgili bilgiler verilmiş ve pandemi döneminde ekonomik değerlendirme çalışmalarının kaynak kullanımı için önemi vurgulanmıştır. Son olarak da pandemi dönemindeki sağlık eşitsizliklerinden ve iyileştirilmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. COVID-19'u önlemenin ve tedavi etmenin yüksek maliyetleri bulunmaktadır. Doğru zamanda, doğru kararlar alabilmek için politika belirleyicilerinin, potansiyel tedavilerin sağlık sonuçları ile maliyetlerini bir arada değerlendiren ekonomik değerlendirme çalışmalarına ihtiyaçları vardır. Pandemi gibi olağanüstü durumlarda, kanıta dayalı alınan kararlar, kıymetli olan zamanın ve kaynakların boşa harcanmasını önlemektedir. Ayrıca pandemi, sağlık sistemlerinde mevcut olan sağlık eşitsizliklerinin iyileştirilmesi konusunun gündeme gelmesini sağlamıştır. The COVID-19 pandemic has impacted individuals, healthcare systems and economies in unprecedented ways. Health systems are focused on properly managing and delivering routine healthcare services, while developing strategies to control COVID-19. In addition, it is necessary to strengthen the infrastructure for the possible increase in the epidemic. All of this complicates the process of governments setting health and public policy. It is thought that governments need studies conducted from the perspective of health economics in order to determine the right policies at the right time. In this article, the COVID-19 pandemic is evaluated in terms of supply, demand, cost, economic evaluation, and inequalities, which are the main issues of health economics. In the article, first of all, the double-sided effect of COVID-19 on healthcare demand is emphasized. Then, the effects of COVID-19 on supply were examined through primary care providers, hospitals and emergency services. Information about the cost of COVID-19 disease was given and the importance of economic evaluation studies for resource use during the pandemic period was emphasized. Finally, it was mentioned about the health inequalities during the pandemic period and the need for improvement. Preventing and treating COVID-19 has high costs. In order to make the right decisions at the right time, policy makers need economic evaluation studies that evaluate the health consequences and costs of potential treatments together. In extraordinary situations such as a pandemic, evidence-based decisions prevent wasting valuable time and resources. In addition, the pandemic has brought to the agenda the issue of improving the health inequalities existing in health systems.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product.
6,348 Research products, page 1 of 635
Loading
- Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:DEMİR, Merve; TEMIZ, Gamze;DEMİR, Merve; TEMIZ, Gamze;Publisher: Zenodo
Bu çalışma, Yoğun Bakımda Tedavi Görmekte Olan Covid-19 Hastalarının Beslenme Durumu ve Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak planlandı. Araştırmanın örneklemini Mart-Aralık 2021 tarihleri arasında bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Sağlık Uygulama Araştırma Hastanesinin Covid-19 yoğun bakım ünitesinde yatmakta olan ve araştırmaya dahil edilme kriterlerini karşılayan 60 hasta oluşturdu. Araştırmaya başlamadan önce hasta yakınlarından onamları alındı. Hastaların sosyodemografik özellikleri, hastalık ile ilgili verileri, antropometrik ölçümleri, hemodinamik parametreleri ve enteral ve parenteral beslenme izlemleri “Beslenme Durumu Tanılama formu” ile değerlendirildi. İstatistiksel analizler için SPSS 22.0 (Statistical Package of Social Sciences) paket programı kullanıldı. Örneklemin yaş ortalaması 73.67±13.29, kilo ortalaması 83.47±13.67 ve boy ortalaması 168.12±7.15’ dir. Hastaların %58.3’ü yoğun bakıma ilk kez yatmakta, %93.3’ü ventilatör desteği almaktadır. Hastaların yoğun bakıma yatışlarının 0., 3., ve 5. günlerinde hemodinamik parametrelerinde, antropometrik ölçümlerinde, antropometrik ölçümler ile medeni durum, cinsiyet, sigara kullanımı, analjezik kullanımı ve beslenme programı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edildi (P<0,05). Yoğun Bakımda tedavi görmekte olan Covid-19 hastalarının beslenme durumu ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi, beslenmeye erken dönemde başlanmasına, hastaların mekanik ventilasyondan ayrılma süresinin kısalmasına, hastalık seyrinde iyileşmeye, kaliteli ve etkili bir hemşirelik bakımı verilmesine katkı sağlayacak olup, hemşirelere bu konu ile ilgili kapsamlı bir eğitim verilmesi önerilmektedir.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Serkan KELEŞOĞLU; Metin KARTAL; Ece KOÇER;Serkan KELEŞOĞLU; Metin KARTAL; Ece KOÇER;Publisher: Anadolu Üniversitesi
Salgınla birlikte, öğretmenler acil uzaktan eğitime geçiş yapmış ve salgın süreci hem öğretimde hem de öğrenmede paradigma değişimini hızlandırmıştır. Bu araştırmada, ortaokul sosyal bilgiler öğretmenlerinin süreçte uzaktan eğitim ve yüz-yüze eğitime ilişkin fenomenlerini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma, nitel araştırma modeli olan çoklu durum çalışması olarak desenlenmiş ve veriler çevrim-içi olarak toplanmıştır. Çalışmada, harmanlanmış öğrenmenin etkililiği, yararları, yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileri çerçevesinde incelenmiştir. Bulgulara göre, öğretmenlerin uzaktan öğretimdeki ihtiyaçları ilk olarak uzaktan öğretime yönelik eğitim alma, ikincisi ise teknolojik araç ve alt yapı oluşturulması olmuştur. Diğer bulgu ise teknolojik alt yapı eksikliği hem kamu hem de özel okullar süreçte hazırlıksız yakalmıştır. Bulgular arasında, kamu okullarında öğretmenlerden bazıları inisiyatif alarak öğretim programını uzaktan eğitime uyarlarken; özel okullarda böyle bir esnekliğin tanınmadığı görülmüştür. Son olarak, acil uzaktan eğitimi daha verimli kullanmak, sınıf yönetimininde karşılaşılacak sorunları en aza indirmek ve öğrenci katılımını sağlamak için öğretmenler çoğunlukla soru-cevap tekniğinin yanı sıra düz anlatımı tercih etmişlerdir. Covid-19 has initiated the paradigm shift in both teaching and learning in the emergency distance education. The study is aimed at determining the phenomena on the distance and face-to-face education during Covid-19. The research was designed as a multiple-case study and the data were collected via online-interview. In the study, the effectiveness, benefits, and faced problems of the blended learning have been profoundly analyzed. As for the findings, the readiness of teachers needs for in-service training on distance education, and the technological means. Another finding is the reason of the unpreparedness of public and private schools is the lack of technological infrastructure. More, teacher in private schools is in an agency-proof while teachers in public took the initiative to adapt the curriculum to the distance education. In conclusion, teachers mostly preferred didactic lectures as well as question-answer technique to entail the classroom management to minimize the problems for student participation.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Hurşit Cem SALAR; Hüseyin ÖZÇINAR; Cüneyt Orhan KARA; İlker VATANSEVER; İbrahim KISAÇ; Ahmet KUTLUHAN;Hurşit Cem SALAR; Hüseyin ÖZÇINAR; Cüneyt Orhan KARA; İlker VATANSEVER; İbrahim KISAÇ; Ahmet KUTLUHAN;Publisher: Anadolu Üniversitesi
The emerging opportunities provided by technological advancements changed all aspects of our lives and the education sector is not an exception. In Pamukkale University, as in many other universities, digital media and platforms have been used in teaching and learning processes even before the covid-19 pandemic. However, the need for digital transformation in education has reached unexpectedly high levels, as the pandemic has led to emergency remote education practices. In this research, the perceptions of Pamukkale University lecturers on; digital transformation in education, the university's software-hardware and internet infrastructure, the university's competence in support services, and the theoretical and technical competence researched within the scope of digital transformation in education. Findings retrieved by collecting qualitative and quantitative data have been analyzed. A total of 329 lecturers participated in the research. The Data was collected through an online survey between 05 May 2021 and 20 June 2021. It has been observed that the perceptions of the lecturers towards digital transformation in education are generally positive. Lecturers think that this transformation and digitalization are inevitable in the future of education and that it makes student-centered education possible. In addition, it has been revealed that most of the lecturers are related to digital transformation in education and distance education. In terms of qualifications, it can be said that the instructors feel competent in issues such as digital course material preparation, learning management systems, and the use of virtual classroom software. However, it also has been observed that they need support in preparing interactive course materials and using different components of the learning management system. Teknolojinin hayatın tüm alanlarında sağladığı olanaklar, eğitim dünyasında da kendine yer bulmuştur. Pamukkale Üniversitesi’nde diğer üniversitelerde olduğu gibi dijital ortam ve platformlar pandemi öncesinde kullanılagelmiştir. Bununla birlikte, pandeminin derslerin bir süre tamamen uzaktan verilmesine neden olması nedeniyle eğitimde dijital dönüşüm ihtiyacı beklenmedik şekilde üst seviyelere çıkmıştır. Bu çalışmada eğitimde dijital dönüşüm kapsamında Pamukkale Üniversitesi öğretim elemanlarının eğitimde dijital dönüşüm algıları, üniversitenin yazılım-donanım ve İnternet altyapısı, destek hizmetleri konusundaki yeterlilikleri ile öğretim elemanlarının dijital eğitim-öğretime ilişkin kuramsal ve teknik yeterlilik algıları nitel ve nicel veriler toplanarak analiz edilmiştir. Araştırmaya toplam 329 öğretim elemanı katılmıştır. Veriler çevrimiçi olarak anketler yoluyla toplanmıştır. Bu verilerin analizi doğrultusunda öğretim elemanlarının eğitimde dijital dönüşüme yönelik olumlu yaklaştıkları, bu dönüşümün ve geleceğin eğitiminde dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğu, öğrenci merkezli bir eğitim sağladığı gibi ifadelerin ön öne çıktığı görülmüştür. Bunun yanında öğretim elemanlarının büyük bölümünün eğitimde dijital dönüşümü uzaktan eğitim ile ilişkilendirdiği ortaya çıkmıştır. Öğretim elemanları dijital ders materyali hazırlama, öğrenme yönetim sistemi ve canlı ders sistemi kullanımı gibi konularda kendilerini yeterli hissetmektedirler denebilir. Ancak etkileşimli ders materyali hazırlama ve eğitim destek sisteminin farklı bileşenlerini kullanma noktasında desteğe ihtiyaç duydukları görülmüştür.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:TOKEM, Yasemin;TOKEM, Yasemin;Publisher: Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireleri Derneği
Değerli Nefroloji Hemşireliği Dergisi Okurları; Nefroloji Hemşireliği Dergisi olarak 18.yılımızda 2023 yılının ilk sayısı ile sizlerleyiz. Her yıl büyük emekler ile nefroloji hemşireliği alanına ve bu alanda hizmet eden meslektaşlarımıza kanıta dayalı bilgileri sunmaya, hastalarımızın yaşam kalitelerini artıracak daha nitelikli uygulamaları ortaya koymaya devam ediyoruz. Bu sayımızda üç araştırma makalesi, bir davetli derleme, bir olgu sunumu ve iki derleme makaleyi okumanıza sunuyoruz. “Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğrencilerinde COVID- 19 ile İlişkili Korku Düzeyi ve Sağlığı Koruyucu Davranışlarının İncelenmesi”, “Kronik Hastalığı Olan Bireylerde E-Sağlık Okuryazarlık ve Hasta Aktivasyon Düzeylerinin İncelenmesi”, “ COVID-19 Pandemi Sürecinin, Düzenli Takipte Olan Kronik Böbrek Hastalarına Etkisi” konulu araştırma makalelerimizi sizlerle paylaşıyoruz. Nefroloji hemşireliği alanındaki teknolojik gelişmelerin ve ilişkili araştırma örneklerinin incelendiği “Nefroloji Hemşireliği ve Yeni Teknolojiler “konulu davetli derleme, “Böbrek Kanseri ve Hemşirelik Yönetimi” ve “Böbrek Sağlığının Korunması ve Böbrek Hastalıklarının Önlenmesinde Ulusal ve Uluslararası Eylem Planları” konulu derleme makaleler ile “ Hemodiyaliz Tedavisi Alan Hastalarda Motivasyonel Görüşme Yöntemi: Olgu Sunumu” konulu olgu sunumu bu sayımızda yer almıştır. Yazıları ile katkı sağlayan tüm araştırmacı ve yazar meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.Bu yılın hepimize önce sağlık olmak üzere, huzur ve başarı getirmesi temennisiyle keyifli okumalar dileriz. Keyifli okumalar dileriz. 31 Ocak 2023Prof. Dr. Yasemin TOKEMEditör, Nefroloji Hemşireliği Dergisi
- Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Çiğdem KAYA; İbrahim TÜRKMEN; Yılmaz KAYA;Çiğdem KAYA; İbrahim TÜRKMEN; Yılmaz KAYA;Publisher: Zenodo
Amaç: Bu çalışmada, Covid-19 Önleyici Davranışlar İndeksi'nin (CODI) Türkçe'ye uyarlanması, geçerlik ve güvenilirliğinin analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Yöntem: Çalışma, tanımlayıcı, korelasyonel ve metodolojik desendedir. Araştırma verileri, Türkiye’de yaşayan, 18 yaş ve üzeri 236 kişiden online olarak toplanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS v.26.0 ve AMOS v.26.0 paket programları kullanılmıştır. CODI’nin dil eşdeğerliği, içerik geçerliği, yapı geçerliği, iç tutarlılığı, madde-toplam korelasyonları, test-tekrar test güvenilirliği, %27 alt-üst grup madde karşılaştırmaları ve ölçüt bağımlı geçerliliği incelenmiştir. Bulgular: Yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucunda indekste yer alan 8 maddenin tek faktörde toplandığı ve toplam varyansın %47,234’ünü açıkladığı belirlenmiştir. Doğrulayıcı faktör analiz sonucunda indeksin 8 maddeden oluşan tek boyutlu yapısının kabul edilebilir uyum indeks değerlerine sahip olduğu görülmüştür. İndeksin Cronbach’s Alpha katsayısı 0,833 olup yüksek güvenilirlik düzeyine sahiptir. Ayrıca indeksin madde-toplam korelasyonlarının 0,466 ile 0,747 arasında değişmekte olup, indekste yer alan maddelerin ortalamaları %27’lik alt ve üst gruplarda anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmamız, 8 maddeden oluşan, tek boyutlu CODI’nin bireylerin Covid-19 önleyici davranışlarda bulunma olasılığını ölçmek için geçerli ve güvenilir bir indeks olduğunu göstermiştir.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Şeyma YENİOĞLU;Şeyma YENİOĞLU;Publisher: Trakya Üniversitesi
Sağlık hizmetlerinde güvenli, etkili ve hasta odaklı bir bakım sunmak artık tüm ülkelerdeki sağlık sistemlerinin en önemli hedefi olarak kabul edilmektedir. Hizmet sektöründe yaşanan büyüme ve gelişmeler, teknolojik ilerlemeler, rekabetin ve maliyetlerin artması, verimliliğin ön planda tutulması, hasta ve çalışan memnuniyetine vurgu yapılması ve hastaların talep ve beklentilerindeki değişim sağlık hizmetlerinde kalitenin öneminin artmasına neden olmuştur. Bununla birlikte Covid-19 pandemisi hastanelere erişim ve organizasyonla ilgili sorunları ortaya çıkardığı için kalitenin önemini daha da artırmıştır. Son yıllarda sağlık hizmetlerinde kalite hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşılması için hizmet sağlayıcılar ve politika yapıcılara yönelik çok sayıda tanım, kavramsal çerçeve, iyileştirme aracı ve ölçüt geliştirilmiştir. Patricia L. Spath’ın ele aldığı bu eserde de sağlık hizmetlerinde kalite uygulamalarına ilişin güncel birçok kavram, araç ve teknikler üzerinde durulmuştur.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Başak AKKAN; Cemre CANBAZER ŞANLI;Başak AKKAN; Cemre CANBAZER ŞANLI;
doi: 10.54752/ct.1241237
Publisher: Birleşik Metal İş SendikasıCOVID-19 salgınının ortaya çıkışı ile dünya gündemine oturan uzun dönemli bakım politikası tartışmaları bakım emeğinin ve evrensel bakım hizmeti sunumunun toplumsal refah açısından önemini ortaya çıkardı. Bu makale, Türkiye’de uzun dönemli bakım hizmetleri bağlamında bakım emeğinin, bakım emeği çalışanlarının perspektifinden bir değerlendirmesini sunmakta ve evrensel sosyal bakım hizmetinin önemini bakım emeği çerçevesinde tartışmaktadır. Araştırmanın verisi kamu ve belediyeye ait ve özel uzun dönemli bakım kurumlarında çalışmakta olan 11 bakım çalışanı ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmelerin niteliksel çözümlemesine dayanmaktadır. Bu bağlamda sosyal bakım çalışanlarının bakıma atfettikleri anlamlar, bakım emeğinin sınırlarına ilişkin algıları ve emek piyasasındaki durumları tartışılmaktadır. Araştırmanın sonucu, pandemi sonrası evrensel sosyal hizmetlerin ve bakım çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesinin öneminin altını çizerken, toplumsal refah için temel iş olan ücretli bakım emeğinin değerli kılınarak sosyal bakım hizmetlerinin evrensel olarak sunulmasının önemini de vurgulamaktadır.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:İmran Sağlık; Melda Payaslıoğlu; Reyhan Başkılıç Aydın; Beyza Ener; Harun Ağca; Nazmiye Ülkü Tüzemen; Cüneyt Özakın; Emin Halis Akalın;İmran Sağlık; Melda Payaslıoğlu; Reyhan Başkılıç Aydın; Beyza Ener; Harun Ağca; Nazmiye Ülkü Tüzemen; Cüneyt Özakın; Emin Halis Akalın;Publisher: Zenodo
Özet Türkiye'deki ilk SARS-CoV-2 aşı kampanyası, CoronaVac (Sinovac Life Sciences Co., Ltd., Beijing, China) ile sağlık çalışanları için Ocak 2021 ayı ortasında başladı. İkinci hatırlatma dozu 21 gün-bir ay ara ile uygulandı. Temmuz 2021'den itibaren (ikinci dozdan 4-4.5 ay sonra) Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanları ve 50 yaş üstü kişiler için üçüncü hatırlatma dozunu önerdi. Bu dönemde bireylere üçüncü doz aşılaması için CoronaVac veya bir mRNA aşısı olan BNT162b2 (Pfizer‐BioNTech, Inc) seçeneği verildi. Böylece toplumda heterojen bir aşı bağışıklığı ortaya çıktı. Bu çalışmada, iki doz SARS-CoV-2 aşısı sonrasında IgM ve IgG antikor yanıtı ve bu yanıtı etkileyen faktörlerin araştırılması, bunun yanında üç doz homojen ve heterojen aşı yanıtının karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmaya, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli olup SARS-CoV-2’ye karşı en az iki doz bağışıklanmış 21-65 yaş aralığında 512 gönüllü dahil edildi. Katılımcıların demografik verileri, özgeçmişleri (kronik hastalık varlığı, SARS-CoV-2 bulaşı için riskli temas ve COVID-19 enfeksiyonu öyküsü) ve bağışıklanma özellikleri hazırlanan bir anketle sorgulanarak kayıt altına alındı. Katılımcılar ikinci doz aşı uygulamasından sonra ay olarak geçen süre (bir-beş ay) ve uygulanan aşı (CoronaVac veya BNT162b2) dikkate alınarak beş ana gruba ayrıldı. Grup 1b (n=11); ikinci BNT162b2 aşısından bir ay sonra, grup 1c (n=12); ikinci CoronaVac aşısından bir ay sonra, grup 2 (n=9); ikinci CoronaVac aşısından iki ay sonra, grup 3 (n=27); ikinci CoronaVac aşısından üç ay sonra, grup 4 (n=418); ikinci CoronaVac aşısından dört ay sonra ve grup 5 (n=35); ikinci CoronaVac aşısından beş ay sonra kan örnekleri alınanlardan oluşmaktaydı. Grup 4’e dahil olan ve üçüncü doz aşı uygulanan 52 katılımcıdan bir ay sonra tekrar kan örneği alındı. Bu katılımcılarda iki farklı üçüncü doz aşıdan [BNT162b2; grup 4b (n=30) ve CoronaVac; grup 4c (n=22)] sonra oluşan IgG düzeyleri karşılaştırıldı. SARS-CoV-2 IgM ve IgG yanıtı Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda SARS-CoV-2 IgM (Abbott, ABD) ve IgG Quant II (Abbott, ABD) kitleri kullanılarak kemilüminesans temelli bir yöntemle Architect i2000SR (Abbott, ABD) otoanalizöründe gerçekleştirildi. Bu çalışmada iki doz SARS-CoV-2 aşısı ile tüm gruplarda yüksek oranda (>%80) anti-S IgG serokonversiyonu saptandı. Sadece aşılılarda IgG ortanca değerleri grup 1b, 1c, 2, 3, 4 ve 5’te sırasıyla 4315.3 AU/mL (24-10337), 721.5 AU/mL (154-1430), 842.5 AU/mL (365-4447), 183.0 AU/mL (14-1635), 165.0 AU/mL (4-31796) ve 110.0 AU/mL (28-8757) idi. İki doz CoronaVac aşısı sonrası, grup 3, 4 ve 5’te ortanca IgG değerleri grup 1c ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak düşüktü (sırasıyla p değerleri: 0.034, 0.006, 0.001). IgM pozitifliği aşıdan bir, iki ve üç ay sonra kan alınan katılımcılarda %12.5-33.5 arasında, dört ve beş ay sonra kan alınanlarda ise %3.2-4.3 aralığındaydı (p=0.001). Homojen bağışıklama ile [üç doz CoronaVac (grup 4c): ortanca 1707.0 AU/mL (304-8322)] karşılaştırıldığında, heterojen bağışıklamanın [iki doz CoronaVac ve bir doz BNT162b2 (grup 4b): ortanca 11084.5 AU/mL (2948-40000)] daha yüksek SARS-CoV-2 IgG antikor seviyeleri sağladığı bulundu (p=0.001). İkinci doz CoronaVac’tan dört ay sonra antikor (IgM ve IgG) yanıtını etkileyen faktörler incelendiğinde; aşılanma ile beraber doğal enfeksiyon geçirmiş olma öyküsü olan (doğal bağışıklığa sahip) katılımcılarda IgM ve IgG yanıtı daha yüksek bulundu (p=0.001). İleri yaşta (>60) olmanın IgG düzeylerini en olumsuz etkileyen faktör olduğu tespit edildi (p=0.001). Daha önceki çalışmalardan farklı olarak, komorbidite varlığı ve cinsiyetin ikinci dozdan dört ay sonra aşı yanıtını etkilemediği saptandı. Riskli temas öyküsü ve pandemi kliniğinde çalışmanın antikor yanıtını değiştirmediği bulundu. Değerlendirilenler arasında IgM pozitifliğini etkileyen tek faktör, aşı bağışıklığı ve doğal bağışıklığın birlikte olmasıydı. CoronaVac aşısından üç ay sonrası itibarı ile anti-S IgG antikor düzeylerinin düşük olması, özellikle ileri yaş gruplarında olmak üzere koruyuculuğu olumsuz etkileyebilir. Bu durum hatırlatma dozlarının planlanması açısından yol gösterici olsa da, asıl koruyucu etkinin nötralizan antikor yanıtıyla belirleneceği ve T hücre yanıtının önemi unutulmamalıdır. Abstract Türkiye's first SARS-CoV-2 vaccination campaign started with an inactivated vaccine (Sinovac Life Sciences Co., Ltd., Beijing, China) mid-January 2021 for healthcare workers. The second dose was administered at an interval of 21 days-one month. As of July 2021 (4-4.5 months after the second dose), the Republic of Türkiye Ministry of Health suggested the third vaccination dose for healthcare workers and people over 50. The individuals could select between the choice of CoronaVac or an mRNA vaccine BNT162b2 (Pfizer‐BioNTech, Inc) for the third dose vaccination. Thus, a heterogeneous immunization emerged in society. This study is aimed to investigate the humoral response (IgG and IgM) after two doses of the SARS-CoV-2 vaccine and the possible effects of factors for this response, as well as to compare the third dose of homogeneous and heterogeneous vaccine administration. The study included 512 volunteers who are 21-65 years old that have been immunized against SARS-CoV-2 in at least two doses, working at Bursa Uludag University Faculty of Medicine Health Application and Research Center. The demographic characteristics of the participants (such as age, gender, and place of duty), background (presence of chronic disease, risky contact for SARS-CoV-2 transmission, and history of COVID-19 infection), and immunization characteristics were obtained with a questionnaire. Participants were divided into five main groups regarding the time elapsed months after the second dose and the type of vaccine administered (CoronaVac or BNT162b2). Group 1b (n=11); (blood samples were taken) one month after the second dose of BNT162b2 vaccine, group1c (n=12); one month after the second dose of CoronaVac, group 2 (n=9); two months after the second dose of CoronaVac vaccine, group 3 (n=27); three months after of CoronaVac vaccine, group 4 (n=418); four months after the second dose of CoronaVac vaccine and group 5 (n=35); five months after the second dose of CoronaVac vaccine. One month later, blood samples were taken from 52 participants in group 4 who received the third dose of the vaccine. In these participants, IgG levels were compared after two different third-dose vaccines [BNT162b2; group 4b (n=30) and CoronaVac; group 4c (n=22)]. SARS-CoV-2 IgM and IgG responses were evaluated by SARS-CoV-2 IgM (Abbott, USA) and IgG Quant II (Abbott, USA) kits on Architect i2000SR (Abbott, USA) autoanalyzer with a chemiluminescent based method at Bursa Uludag University Faculty of Medicine Medical Microbiology Laboratory. In this study, a high rate (>80%) of anti-S IgG seroconversion was observed in all groups given two doses of the SARS-CoV-2 vaccine. The median IgG levels in groups 1b, 1c, 2, 3, 4, and 5 were 4315.3 AU/mL (24-10337), 721.5 AU/mL (154-1430), 842.5 AU/mL (365-4447), 183.0 AU/mL (14-1635), 165.0 AU/mL (4-31796) and 110.0 AU/mL (28-8757), respectively. After CoronaVac vaccination with two doses, groups 3, 4, and 5 had low levels of anti-SARS-CoV-2 IgG compared to group 1c (p values: 0.034, 0.006, and 0.001, respectively). IgM positivity was between 12.5-33.5% in the participants whose blood samples were obtained at one, two, and three months after the vaccination and 3.2-4.3% in the participants after four and five months (p=0.001). The heterogeneous immunization [two doses of CoronaVac and one dose of BNT162b2: median 11084.5 AU/mL (2948-40000)] has provided higher SARS-CoV-2 IgG levels compared to homogeneous immunization [three doses of CoronaVac: median 1707.0 AU/mL (304-8322)] (p<0.001). When the factors that affect the vaccine response were examined four months after two doses of the CoronaVac vaccine, IgM and IgG responses were higher in participants who also had past COVID-19 infection history (p=0.001). Advanced age (>60) was the most critical negative factor in IgG levels (p=0.001). Unlike previous research, it was found that the presence of comorbidity and gender did not affect the vaccine response after four months. Having a high-risk contact history and working in high-risk areas (pandemic ward) did not affect the antibody response. Among the factors evaluated, the only factor affecting IgM positivity was the combination of vaccine and natural immunity. Decreased levels of anti-S IgG antibody three months after the CoronaVac vaccine may affect the protection, especially in advanced age groups. Although this situation creates a guide for the planning of booster doses, the neutralizing antibody and T-cell response are important for protection.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product. - Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:GÜRTEPE, Ersin; BİRPINAR, Mehmet Emin;GÜRTEPE, Ersin; BİRPINAR, Mehmet Emin;Publisher: Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Bugün insanlık olarak birçok risk ile karşı karşıyayız. 2019 yılı sonunda başlayan ve hala etkisini sürdüren covid-19 salgınına, 2022 Şubat ayında Rusya-Ukrayna gerilimi eklenmiş, bu durum bir yandan gıda ve enerji tedarik zincirinde kırılmalara yol açarken bir yandan da enflasyonist bir ortam oluşturarak dünya genelinde ekonomik buhranların yaşanmasına yol açmıştır.Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan “2023 yılı Küresel Riskler Raporuna” göre önümüzdeki 10 yıllık süreçte dünya ekonomisi etkilemesi beklenen risklerin ilk 4 sıradaki riskler çevre ve iklim odaklı. Aynı şekilde, BM Çevre Programı tarafından yayınlanan 2022 Emisyon ve Uyum Raporlarına göre küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme kıyasla +2,4C seviyelerine çıkacağı, adaptasyon sürecindeki her gecikmenin de ihtiyaç duyulan finansmanın artışına yol açtığı vurgulanmıştır. Bununla birlikte, kaynaktan bağımsız büyüme yaklaşımı olan Döngüsellik Açığı 2023 Raporuna göre dünyamızın döngüsellik oranı yüzde 7,2 seviyesine gerilemiş durumda. Pandemi öncesi bu değer yüzde 9 mertebelerinde seyretmekteydi.Hiç kuşkusuz bu hadiseler acil bir değişim ve dönüşümün gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu itibarla son 25 yıldır hayatımıza giren sürdürülebilirlik kavramı daha da büyük önem kazanmıştır.Temiz enerji üretim maliyetlerinde yaşanan düşüşler bu dönüşümü cazip kılarken kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltmak üzere doğadan ilham alan ve kaynaktan bağımsız büyüme metodu olan döngüsel ekonomiye geçiş için de aynı şekilde çalışılması gerekiyor. Keza, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile başlayan ve Avrupa Birliği ülkelerine yapılacak ihracatı etkileyen sınırda karbon düzenlemelerinin Almanya Dönem Başkanlığında G7 ülkelerinde de iklim kulübü adı altında hayat bulacak olması küresel bazda düşük karbonlu kalkınmaya geçişi hızlandıracak adımlar olarak değerlendirilebilir.Türkiye yüzyılında, ülke 2053 net sıfır hedefini belirlemiş, bu hedefe de yeşil kalkınma vizyonu dahilinde ulaşacağımız ilan edilmiştir. Bu itibarla, sürdürülebilir çevre temel ekseninde politikalar geliştirilmiş; sanayi, ısınma, ulaşım ve enerji gibi birçok sektörde başarılı yeşil dönüşüm çalışmaları gerçekleştirilmiş; sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıplarının yaygınlaşması adına faaliyetlere başlanmıştır. Bu minvalde, ülkemiz girişimiyle BM nezdinde kabul edilen 30 Mart “Uluslararası Sıfır Atık Günü” başarılı ve örnek çalışmalarımızdan biri olmuştur.
- Publication . Article . 2023Open Access TurkishAuthors:Pınar YALÇIN BALÇIK;Pınar YALÇIN BALÇIK;Publisher: Mersin University
COVID-19 salgını bireyleri, sağlık hizmetleri sistemlerini ve ekonomilerini benzeri görülmemiş şekilde etkilemiştir. Sağlık sistemleri, bir yandan COVID-19'u kontrol etme stratejileri geliştirilirken, diğer yandan rutin sağlık hizmetlerini doğru bir şekilde yönetip, sunmaya odaklanmıştır. Ayrıca olası salgın artışına yönelik olarak altyapının güçlendirilmesi de gerekmektedir. Bütün bunlar, hükümetlerin sağlık ve kamu politikalarını belirleme sürecini karmaşıklaştırmaktadır. Hükümetlerin doğru zamanda, doğru politikalar belirleyebilmesi için sağlık ekonomisi bakış açısıyla yapılmış çalışmalara ihtiyacı olduğu düşünülmektedir. Bu makalede, COVID-19 pandemisi, sağlık ekonomisinin temel konuları olan arz, talep, maliyet, ekonomik değerlendirme ve eşitsizlikler açısından değerlendirilmektedir. Makalede, öncelikle COVID-19’un sağlık hizmeti talebine olan çift yönlü etkisi üzerinde durulmuştur. Ardından COVID-19’un arz üzerindeki etkileri, birinci basamak hizmet sunucuları, hastaneler ve acil servisler üzerinden incelenmiştir. COVID-19 hastalığının maliyeti ile ilgili bilgiler verilmiş ve pandemi döneminde ekonomik değerlendirme çalışmalarının kaynak kullanımı için önemi vurgulanmıştır. Son olarak da pandemi dönemindeki sağlık eşitsizliklerinden ve iyileştirilmesi gerektiğinden bahsedilmiştir. COVID-19'u önlemenin ve tedavi etmenin yüksek maliyetleri bulunmaktadır. Doğru zamanda, doğru kararlar alabilmek için politika belirleyicilerinin, potansiyel tedavilerin sağlık sonuçları ile maliyetlerini bir arada değerlendiren ekonomik değerlendirme çalışmalarına ihtiyaçları vardır. Pandemi gibi olağanüstü durumlarda, kanıta dayalı alınan kararlar, kıymetli olan zamanın ve kaynakların boşa harcanmasını önlemektedir. Ayrıca pandemi, sağlık sistemlerinde mevcut olan sağlık eşitsizliklerinin iyileştirilmesi konusunun gündeme gelmesini sağlamıştır. The COVID-19 pandemic has impacted individuals, healthcare systems and economies in unprecedented ways. Health systems are focused on properly managing and delivering routine healthcare services, while developing strategies to control COVID-19. In addition, it is necessary to strengthen the infrastructure for the possible increase in the epidemic. All of this complicates the process of governments setting health and public policy. It is thought that governments need studies conducted from the perspective of health economics in order to determine the right policies at the right time. In this article, the COVID-19 pandemic is evaluated in terms of supply, demand, cost, economic evaluation, and inequalities, which are the main issues of health economics. In the article, first of all, the double-sided effect of COVID-19 on healthcare demand is emphasized. Then, the effects of COVID-19 on supply were examined through primary care providers, hospitals and emergency services. Information about the cost of COVID-19 disease was given and the importance of economic evaluation studies for resource use during the pandemic period was emphasized. Finally, it was mentioned about the health inequalities during the pandemic period and the need for improvement. Preventing and treating COVID-19 has high costs. In order to make the right decisions at the right time, policy makers need economic evaluation studies that evaluate the health consequences and costs of potential treatments together. In extraordinary situations such as a pandemic, evidence-based decisions prevent wasting valuable time and resources. In addition, the pandemic has brought to the agenda the issue of improving the health inequalities existing in health systems.
add Add to ORCIDPlease grant OpenAIRE to access and update your ORCID works.This Research product is the result of merged Research products in OpenAIRE.
You have already added works in your ORCID record related to the merged Research product.